Günümüzde, bir çok pedagog, küçük yaştan itibaren yabancı bir dil öğrenimini destekleyici tavırlar sergiliyor. Maria Montessori’ye göre (Fransız anaokulu öğretmeni), bu öğrenim çocuklara, yetişkin hayatlarında başarılı olmaları için gerekli olan anahtarı, altın kutuda sunmuş oluyor. Yabancı bir dil konuşuyor olmak, bilişsel gelişimlerin yanısıra, kişilerin birçok farklı kültürden insanlarla tanışmasını, seyahatler gerçekleştirmesini ve profesyonel hayatlarında, alan ne olursa olsun, fırsatlara sahip olmasını sağlıyor.
Bu bağlamda, Montessori’nin önerdiği en önemli yöntem, bu dil öğrenimini, oyunlar, şarkılar ve resimler gibi çocukların kendilerini mutlu ve rahat hissettikleri ortamlarla karıştırarak gerçekleştirmek. Çünkü, bizlerin de benimsediği bakış açısında, çocuğun dili oyundur.
Yabancı bil dil öğrenmek için en ideal yaşın, 3 ile 6 yaş aralığı olduğu, yapılan araştırmalar doğrultusunda belirtilmiştir. Bunun nedeni ise, bu yaştaki çocukların beyinlerinin değişime, gelişime daha açık olduğu ve algı seviyesinin en yüksek olduğu dönem olarak açıklanmıştır. Bu dönemde, bilerek değil edinerek öğrenme yöntemini benimseyen çocukların mimikleri taklit ediyor olması da, bu dil öğrenimini fazlasıyla kolaylaştırmaktadır.
Bu dönemdeki çocukları, gerçek anlamda bir ‘sünger’ olarak düşünebiliriz: çevrelerinde onları kapsayan her olaydan beslenmekte olup, bir durumu veya kavramı kolayca benimseyebilmektedirler. Bazı biliminsanları bu durumu ‘erken gelişmiş çift dillilik’ olarak da betimlemektedirler. Olabilecek en erken yaşta çocukları yabancı bir dile yönlendirmek, onlara birçok faydayı da aynı anda sunmak anlamına geliyor.
Her ne şekilde oluyorsa olsun, çocuklarda yabancı dil öğreniminin mutlaka eğlenceli bazlar üzerine kurulmuş olması gerektiğini daha önce de belirtmiştik. Yalnızca bu şekilde öğrenmekte olan çocuğun ilgisini arttırarak tüm dikkatiyle konsantre olmasını sağlayabilmekteyiz.
Diğerleriyle ve farklı dünyalarla kendini bağdaştırmak, kültür seviyesini arttırmak, düşünce alışverişi yapmak ve onları yönlendirmek… Özel veya profesyonel hayatların hangisinden bahsediyor olursak olalım, ufkumuzu geliştirmek için olmazsa olmazımız her zaman yabancı bil dil öğrenmek olacaktır.