Küresel Covid-19 salgını ile beraber tüm dünya olarak daha önceden hiç deneyimlemediğimiz bir süreçten geçiyoruz. Bu süreç sağlığımızı tehdit ile beraber hayatımızın her alanında zorunlu değişim ve dönüşüme neden oldu. Düzenin ani değişimi, planların bozulması, hedeflerin askıya alınması ve belirsizlik ile karşı karşıya kaldığımız bu travmatik dönemde, sağlıklı bireylerin de stres, iç huzursuzluk, kaygı, endişe, korku, panik, öfke, gerginlik, çaresizlik, umutsuzluk gibi depresif ve olumsuz duygulara kapılmaları normal. Ancak yaş grupları da düşünüldüğünde öğrencilerin bu süreçten en çok etkilenen grupların başında geldiğini söylemek mümkün. Yüz yüze eğitimden, rutinlerinden ve akranları ile sosyal hayattan uzun süre uzak kalmaları bu olası olumsuz duygulara eklenerek, öğrencilerin uzaktan eğitime psikolojik olarak adaptasyonlarını ve motivasyonlarının korunmasını zorlaştırmıştır.
Zorunlu dönüşümlerin en hızlı şekilde yeni bir sistematik düzene oturtulması gereken kısmı şüphesiz eğitim alanında olanıydı. Ülkemizde eğitimin dijitalleşmesine sistem olarak adaptasyon teorik olarak iki hafta almış olsa da; yeni bir sistemde eğitim ve eğitimi hem veren hem de alan tarafın süreci daha önceden tecrübe etmemiş olması çeşitli zorlukları da beraberinde getirdi. Bu yeni durum yalnızca öğretmen ve öğrenciler açısından değişime yol açmadı; velilerin de öğretmenlerin rollerinin bir kısmını devralarak çocuklarının eğitim-öğretim sürecine daha fazla katılımda ve denetimde bulunmalarını gerektirdi. (İletişim ve sosyalleşmenin online ortamda artmasının doğurabileceği risklere karşı velilerin bu hususta daha gözlemci ve denetleyici olmasının olumsuz durumların yaşanmaması açısından yararlı olacağını tekrardan hatırlatmakta fayda var.)
Uzaktan Eğitimin Başarılı Olmasını Etkileyen Ana Faktörler
Uzaktan eğitimin başarılı olmasını etkileyen ana faktörler imkanlar, algı, motivasyon ve etkileşim olarak sıralanabilir. Eğitimde dijitalleşme en belirgin şekilde, sosyo-ekonomik farklılıklar nedeniyle, eğitim hizmetlerine eşit derecede erişememe ve bu hizmetlerden eşit derecede yararlanamama ihtimalini doğurdu. Eğitime eşit erişim şartları altında olunduğu ve ev ortamının sağlıklı bir eğitime uygun bir alan sunduğu ön koşullarını kabul edersek; araştırmalar gösteriyor ki, uzaktan eğitimde verimin yükselmesini sağlayan en önemli faktör öğrencinin pozitif algısı. Yani bir öğrencinin uzaktan eğitimden beklenti seviyesinin yüz yüze eğitimden beklentisinden daha düşük olması durumunda performans ve başarı seviyesi olumsuz etkiliyor. Aynı zamanda uzaktan eğitime bakış açısına ek olarak, öğrencinin kişisel olarak iletiyi alma istekliliği ve motivasyonu, uzaktan eğitimin başarısındaki bir diğer psikolojik faktör. Bu nedenle öğrencilerin özellikle içsel motivasyonlarını yüksek tutmaları uzaktan eğitimden alınan verimi arttırmak konusunda önem taşıyor.
Uzaktan eğitimde başarıda etkileşim bir diğer belirleyici faktör. Etkileşimin öğretmen ve öğrenci arasında doğabilecek psikolojik boşluğun ve yanlış anlaşılmaların giderilmesinde öncelikli bir rolü var. Örgün eğitim derslerde etkileşim, iletinin doğru ulaşması, temel kavram yanılgılarının daha az olması, eğitimin derinliği, anında dönüt ve düzeltme açısından önemli olduğu gibi ders dışı vakitlerde okulun sunduğu imkanlar ve özellikle akran sosyalleşmesi açısından da avantajlıdır. Uzaktan eğitim etkileşimde nispeten aksaklığa sebep olma ihtimalini barındırdığından, bu olası dezavantajları aşmak ancak sağlıklı ve yüksek seviyede bir iletişim ile mümkündür.
Öğrencinin Uzaktan Eğitim Algısı ve Motivasyonu
Öğrencinin uzaktan eğitim algısı ve motivasyonu konusunda “normal şartlar altında gönüllü olarak uzaktan eğitim alma durumu” ile “salgın nedeni ile zorunlu olarak uzaktan eğitim alma durumu”nu birbirinden ayrı ele almak gerekli. Yaşanan pandemi sürecinde belirsizlik ve yüz yüze eğitimle telafi beklentisinin öğrencilerin zorunlu online eğitimlerden beklenti, dikkat ve motivasyon seviyesini olumsuz etkilediğini söyleyebiliriz. Ve maalesef her öğrenci farklı şartlar, bakış açısı ve motivasyon ile uzaktan eğitim deneyimlediği için, yine her öğrencinin farklı düzeylerde telafi eğitim sürecine ihtiyacı olacak. Bu hususta da öğrencinin seviyesinin doğru tespit edilmesi ve hedefe yönelik telafi süreci öğrencinin akademik başarısının sürekliliğinde önem taşıyacak.